2 Temmuz 2012 Pazartesi

Naturel Tatil

         İhlas Kuzuluk Kaplıca Evlerinden herkese selamlar;
       Yazın insan en çok kışa hasret kalır ya hani, ama biz burada soğuğa özlem duymuyoruz. Neden mi?  Hava burada akşamları buz gibi çünkü. Garip gelebilir ama biz burada yün hırkalarla oturuyoruz. Akşam olduğu zaman sıcacık çaylarımızı yudumluyoruz. Bir de "Allah bu sıcakta pişenlere kolaylık versin." diye dua ediyoruz.
       İstanbul'dan çok farklı bir havası var buranın. Tertemiz yani. Hatta o kadar ki temiz hava çarpıyor bazen. Neye uğradığımızı şaşırıyoruz. :) Orman manzaralı bir balkonumuz var. Ve manzara tek kelimeyle harika. Bir kere insan hiç yorulmuyor izlerken, dinlendiğinizi hissediyorsunuz adeta. Hoş bir takım börtü böcekte sizinle izleyebiliyor manzarayı. Hatta size "burası bizim; nereden çıktınız siz adem oğulları?" der gibi bakıyorlar. Biz de; "Ayıp ama kocaman orman hepimize yeter değil mi?" bakışı atıyoruz onlara. Bu bakışmalardan kimi haşeratlar çekiniyor, ve ikiliyorlar. Ancak bazıları isyankar olduklarından baş kaldırıyorlar. Bizde bir güzel hadlerini bildiriyoruz onlara. Sonra cenaze töreni falan düzenlemeden doğruca çöpe gönderiyoruz onları. Aslında ben diyorum birini balkonda sallandıralım, hem ibret-i alem olur. Bir daha baş kaldıramazlar diye ama şimdilik isyan hareketleri küçük çaplı olduğundan böyle bir şey yapmıyoruz. Eğer ki isyan büyürsee.. neyse umarım büyümez :)) 


        Burada yaşam da farklı İstanbul'a göre. Hemen hemen bütün yiyecekler organik. Sütü, köy yumurtası, tereyağı, bazlaması, tarla domatesi, biberi, patatesi, dağ çileğinden yapılmış reçeli kahvaltının vazgeçilmez parçaları. Tamam canınız çekmiş olabilir. Daha fazla yazmayacağım :) Lezzet; mis gibi bir orman havasıyla birleşince de bir iştah açıyor ki sormayın gitsin. Neyse yarasın tosunuma :)
       Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur. demiş atalarımız. Biz de bunun idrakine varmış bireyler olarak her sabah ve akşam düzenli olarak yürüyüşe çıkıyoruz.( Tabii o kadar kahvaltının üstüne de çıkmak şart oluyor) Gerçi aramızda ayaklarıyla değil arabayla yürümeyi tercih edenler de var ama yürümek yürümektir. Önemli olan her şekilde yürüyebilmektir. :) 
       Kahvaltını edersin, yürüşüne de çıkarsın. Peki sonra? Uyursun, evet sabah saat 11 de uyanmış olsanız bile öğlen 2-3 gibi o uyku bastırır. Siz de; "Tatildeyim ben. Şimdi uyumayacağım da ne zaman uyuyacağım?" dersiniz. Vee uyursunuz...
       Yine kaptırmışım ben, destan yazmışım farkında değilim. :) Umarım sıkmamışımdır sizleri. Daha yazacak çok şey var, onlar da başka yazıya inşallah. Görüşmek üzere...