21 Nisan 2013 Pazar

Şekerli Dakikalar

      Efendim; güzel bir pazar gününde yine buralarda takılıyoruz. Sınavlarım bitmiş, bende her fırsatta yorulduğumu ima ederek; dinlenme politikasını güdüyorum. Tabi, benim dinlenmem için illa ki saatlerce uyumam gerekmez. Uykuyu severim o ayrı bir konu, ama sevdiğim aktiviteleri yaparken de dinleniyorum ben.  İşte yine böyle düşündüğüm bir gün ki o gün dün oluyor; çok tatlı bir etkinlikte bulundum. Sevgili Hikde         (Hanımlar ilim ve kültür derneği) 'nin düzenlemiş olduğu butik kurabiye süsleme, atölye çalışmasına katıldım. Çok renkli ve keyifli dakikalar geçirmeme sebep oldu. Sanatçı ruhumun ön plana çıktığını hissettim. Şeker hamurundan nasıl kurabiye yapılırmış? Onu öğrendim. Daha önceden biraz bir şeyler bildiğimi düşünüyordum ama çok eksiğimin olduğunu fark ettim. Kesinlikle çok eğlenceli bir iş. O rengarenk hamurlarla istediğiniz şekli yapmak; tam stres atmalık. Sonra bir de yaptığınız kurabiyeleri yeme faslı var. Hoş kıyamıyorsunuz, saatlerce uğraştığınız şeyleri yemeye. Ama midenizle beyniniz "Ye bu kurabiyeleri" diye iş birliği yapmış durumda, siz yemek istemeseniz de ne fayda? 
     Aslında ben ömrüm boyunca makarna ve puding haricinde yenilecek şeyler yapmamış tipik bir öğrenciyim.  Laf aramızda her ne kadar söylemeye utansam da elmayı bile adam gibi soyamam. Teorik olarak bir kaç bir şey bilsem de pratiğe dökmediğim sürece işe yaramayacağıını biliyorum. Bir kaç kere, yemek kitabına bakarken yemek resimlerinden etkilendiğimden ötürü hamur işlerine kalkışmışlığım vardır, ama onlarda da başarı yüzdesi çok düşük. Mesela 2009 yılıydı sanırsam, kurabiye yapmaya kalkmıştım, ablamın gözetiminde. Ama yaptığım kurabiyeden kimse yemeye kıyamayıp(!), bari israf olmasın diye kedilere vermiştik. O günden sonra hiç kurabiye yapmadım mesela. Sonra bir gün dondurma yapmaya kalkmıştım, Onda da tadını tarif edemeyeceğim çok acayip bir şey olmuştu. Onu kedilere bile verememiştik. Aralarında en  iyisi pasta tecrübemdi. Onda bile pandispanya fırında pişerken bir tarafı tam kabarmadığından ortadan ikiye keserken bir takım pürüzler çıkmış. Pastanın şeklinde epeyce bir asimetriklik söz konusu olmuştu. Ama o pastayı evde herkes yemişti. Tadı kötü değildi, ne de olsa tarif annemindi. Komşumuza bile ikram etmiştim yani. :)) Neyse daha fazla beceriksizliğimden söz etmek istemiyorum; ben iyisi mi şeker kurabiyesinden yaptığım soyutsal ağırlıklı, şaheser olmaya aday çalışmalarımı takdim edeyim sizlere..



      Her gün gibi, dünde geçip gitti. En güzel tarafı ise siz sevgili okuyucularıma yazmaya değer anılarım oldu. Hafızamda hep taze kalacak bu anılar için Hikde ekibine can-ı gönülden teşekkürlerimi sunuyorum. Bir sonraki yazım, geçenlerde attığım bir İstanbul turuyla ilgili olacak inşallah. Her daim satırlarımın arasında görüşmek üzere, esen kalın... :))

4 yorum:

  1. yenmez ki bunlar bakılır sadece.
    :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hhehe:)) Şaşırttın beni, ne zamandır aklımdaydın, ara ara yazılarını okuyorum ama bir türlü yorum yapamıyordum. Sen önce davrandın :))

      Sil
  2. Güzel bir paylaşım olmuş.Teşekkürler.

    YanıtlaSil